Vitrindeki Albümler’de bu hafta…
HAKAN KURŞUN ‘REGENERATİON’ (PB MÜZİK)
Doksanlı yılların rockçı gençliği Hakan Kurşun’u “Kaos” albümü ile tanımış, çok sevmiş ve bu ilk albümü de sonradan kült mertebesine taşımıştı. Ancak Hakan bir rock gitarcısının çok ötesinde emellere sahipti. Büyük bir plak firmasının müdürlüğünden tutun, yapımcılığa ve ses mühendisliğine kadar müzik piyasasının her alanında çalışmalarını sürdürdü ve sanatını bugün son derece farklı bir seviyeye taşıdı. Araştırmacı ve entelektüel bir müzisyen olarak Hakan’ın geldiği noktanın en iyi örneklerinden biri “Regeneration” adındaki son deneysel çalışması. Bu bir futbol maçının tek devresi uzunluğundaki tek parçadan oluşan albüm, yenilenme, odaklanma ve yeniden keşfetme süreçleri için yazılmış bir müzik.
Soundu yapay ses üreticilerinden, piyanolardan, atmosfer seslerinden, telli ve vurmalı çalgılardan oluşuyor. Gerçek yağmur sesi sayısal dalgalarla bütünleşiyor. Melodileri bilinçaltının, bilincin ve benliğin derinliğini yansıtıyor. Bir elektro akustik senfoni ya da bir çeşit meditasyon. Biz her ne kadar bu zihinlerde gerçekleşen yolculuğun ses manzarasını tarif edersek edelim, sizin çok daha fazlasını yaşayacağınız aşikâr. Tavsiye edilen dinleme zamanı: Uykuya geçmeden evvelki son 45 dakika…
BARIŞ MANÇO VE LES MİSTİGRİS TOPLULUĞU ‘KIZILCIKLAR OLDU MU’ (COŞKUN PLAK)
Henüz bıyıkları terlememiş Barış Manço’nun müzik peşindeki salyangoz yüklü bir kamyonda başlayan Avrupa hayali, onu ta Belçikalara kadar sürüklemiş, bu uğurda çıktığı yolda Les Mistigris topluluğu ile tanıştırmıştı. Gitarda Christian Lacombes, basta Jean Paul Vanderbossche ve davulda Francis Lonneux’dan oluşan bu toplulukta Barış solist olarak yer alırken arkadaşı Belçikalı şair Andre Soulac da söz yazıyordu. İki yıl sonunda Barış toplulukla Türkiye’ye gelmiş, kısa bir tatilin ardından Caddebostan Budak Sineması’nda hıncahınç dolu geçen bir konser vermişlerdi. Tatil bitiminde toplulukla Belçika’ya dönen Barış, inandığı saykodelik müzikte ısrarını sürdürmüştü. Müzikleri altmışlı yıllarda tüm Avrupa’yı saran bir akımın etkisinde bulunmakla birlikte, daha sonra Doğu-Batı sentezi içinde saykodelik sayılacak bir türe de ön örnekler oluşturmaktaydı. 1967 yazında Les Mistigris ile yine Türkiye’ye gelmiş, As Kulüp’te konser vermiş, bir de LP kaydetmişlerdi. Barış’ın bu dönemi her ne kadar tüm diskografisi içinde ayrıksı gibi görünse de sonradan yapacağı çalışmaların ısınma turları gibiydi.
Bu 45 devirli 12 inç plak, Barış’ın Les Mistigris topluluğu ile 1966 yılında yaptığı bir dizi kayıttan dördünü içeriyor.