Vitrindeki Albümler’de bu hafta…
SADİ CESUROĞLU ‘ACIPAYAM ÜÇ TELLİ EZGİLERİ’ (GÜVERCİN MÜZİK)
“Acıpayam Üç Telli Ezgileri” adını taşıyan bu CD’nin son derece mühim bir misyonu var: yok olmaya yüz tutmuş orta Asya’dan günümüze kadar varlığını sürdürmüş Yörük sazı üç tellinin gelecek nesillere aktarılması, Denizli’nin Acıpayam yöresindeki kırık hava ezgilerinin yok olmaması ve gençlere bir ezgi kaynağı olması. Müsebbibleri ise finansal desteği sağlayan Acıpayam Belediyesi, yapımcılığı üstlenen Güvercin Müzik ve Denizlili cura ustası Sadi Cesuroğlu.
Denizli Büyükşehir Konservatuvarı’nda enstrüman eğitmenliği yapan müzisyen Sadi Bey, yıllarca masraflarını üstlenerek köylerdeki yetenekli çocukları araştırmış, onlara üç telliyi öğretmek için eğitimler vermiş. Sonunda da bu çocuklara kaynak olması açısından yörenin yok olmaya yüz tutmuş ezgilerini derleyerek albüm haline getirmiş ve hayalini gerçeğe dönüştürmüş.
Sadi Bey’in ilham kaynağı ise “Yaşayan İnsan Hazinesi Kültürel Miras Taşıyıcısı” listesinde yer alan, 2018’de hayata veda eden Çamelili “Goca Usta” Hayri Dev ve onun üç telli tırnak curası. Sadi Bey’in kaybolmaya yüz tutmuş 11 türküden oluşan çalışması, üç telli tırnak curasıyla çıkarılan ilk albüm. Dileriz ki Anadolu’nun kadim geleneklerini yaşatmak isteyen tüm gençlere ilham kaynağı olur.
ERCÜMENT GÜL ‘AZ IŞIK’ (ADA MÜZİK)
Gitarcı ve besteci Ercüment Gül hiç bu kadar yalnız olmamıştı. Bugüne değin yaptığı dört albümde yanındaki toplulukla birlikte çalmıştı. İlk kez beşinci albümü “Az Işık”ta (elindeki elektrik-akustik-perdesiz gitarlarla) tek başına. Ancak Ercüment’in yalnızlığı çalgısallıkla sınırlı değil.
“Az Işık” albümdeki 14 şarkının sözü, müziği ve düzenlemesi Ercüment’e ait. Bir önceki albüm “3 Generations”ta müziğine ilk kez vokal girmiş, bir parçayı kendisi okumuş, diğer şarkılara farklı solistler eşlik etmişti. Bu kez mikrofonun başında kendisi var. Önceleri pek istekli olmadığı şarkı söyleme konusunda vokal koçu Hazal Aracı’dan destek almış.
Vokal konusunda iddialı değil Ercüment, duygularını dile getirmek onun için yeterli. Zaten kendisi bunları “sözlü besteler” olarak tarif ediyor. Solo gitar üslubu konusunda ise örnekleri Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur ya da Pat Metheny gibi bir izlenim bıraksa da kendine has bir yol bulma uğraşısında kaile alınacak bir kaygı taşıyor. Bu nedenle her çalışmasında ama büyük ama küçük bir farklılık oluyor.
Ercüment, bu albümle iç dünyasının kapılarını ilk kez bu kadar sansürsüz biçimde açıyor; yetenekli ve çalışkan karakterinin bu kez aşırı duygusal, kırılgan ve romantik yüzünü sergiliyor.