Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş, Güvence Hesabı’na devredilen 2 sigorta şirketinin toplam sektör payının binde üç seviyelerinde olduğunu ve yaşanan durumun bu şirketlere özel ve münferit olduğunu belirtti.
Sigorta sektöründe, artan ve gerçekleşen riskler ile yükselen maliyetler nedeniyle 2023 yılı başından bu yana süren sermaye yeterlilik düzeyi tartışmaları yılın son günlerinde devam ediyor.
SEDDK tarafından Güvence Hesabı’na devredilen Gri Sigorta AŞ ve Sınırlı Sorumlu Mellce Karşılıklı Sigorta Kooperatifi şirketlerine uygulanan tedbirlere ilişkin gelinen son duruma ve bundan sonraki sürece yönelik İstanbul’da bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya SEDDK Başkanı Davut Menteş, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, Güvence Hesabı Müdürü Abdullah Kara ve TOBB-Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Levent Korkut katıldı.
“SİGORTA SEKTÖRÜNÜN GENEL MALİ YAPISI GÜÇLÜ”
SEDDK Başkanı Menteş, toplantıda yaptığı konuşmada, tedbire konu şirketlerin toplam sektör payının binde üç seviyelerinde olduğunu ve bu durumlarıyla sektörü etkilemeyecek yapıda olduklarını dile getirdi.
Sigorta sektörünün genel mali yapısının güçlü olduğuna dikkati çeken Menteş, “Diğer taraftan sektörün uzun yıllar ortalamalarının üstünde öz kaynak karlılığı ve sermaye yeterlilik seviyelerine ulaştığı bir yılda, bu şirketlerin tedbir gerektirecek halde sermaye yetersizliği ve mali bünye zafiyet halinde bulunmaları ve bu durumdan bir türlü çıkamamaları, durumun ne denli bu şirketlere özel ve münferit olduğunun en önemli göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Menteş, söz konusu sigorta şirketlerine mali durumlarını düzeltmeleri için makul süreler verildiğini, kademeli önlemler uygulandığını ancak durumlarında iyileşme görülememesi üzerine de 5684 Sayılı Kanunun 20. maddesinin Kurula verdiği yetkiye istinaden tedbir yoluna gidildiğini anımsatarak, “Alınan tedbir kararının uygulanması öncesinde, ilgili paydaşlarla gerekli istişarelerin yapıldığını ve görüş alışverişinde bulunulduğunu da burada özellikle belirtmek isterim” dedi.
Güvence Hesabı’nın 5684 Sayılı Kanun’la Türkiye Sigorta Birliği bünyesinde kurulmuş ve görevleri kanunun 14 ve 20. maddelerinde düzenlenmiş bir kurum olduğunu anımsatan Menteş, kanunun 14. maddesi gereğince Güvence Hesabı fonlarının, trafik ve diğer zorunlu sigortalar dışındaki sigortalar için devreye girmediğini ve zararı karşılamadığını dile getirdi.
“DİĞER YAPTIRIMLARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR DA GÜNDEMİMİZDE”
Diğer taraftan yine kanunun 20. maddesinde Güvence Hesabına ikinci bir görev verildiğini belirten Menteş, “Buna göre, Güvence Hesabı, Kurul kararıyla mali bünye zafiyeti nedeniyle tedbir kapsamına alınan şirketlerin sigorta portföyünün idaresinde veya portföyün tasfiyesinde görevlendirilebilirler. Güvence Hesabı’nın kapsama alanının genişletilerek tüm sigorta branşları için güvence sağlanabilmesi maksadıyla gerekli mevzuat çalışması kurumumuzca başlatılmıştır. Diğer taraftan bankacılık mevzuatında da olduğu gibi kötü yönetim, aktif azaltıcı işlem veya muhasebe hilesi gibi fiillerle sigortalıların hak ve menfaatlerine zarar veren şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluklarına yönelik uygulanacak diğer yaptırımlara yönelik çalışmalar da yine gündemimizin ön sıralarında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
“YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ KARŞILAMAYA YETMEMEKTEDİR”
Tedbir sürecinin başlamasıyla birlikte Güvence Hesabı’nın öncelikli olarak söz konusu sigorta şirketlerinin sigorta yükümlülüklerini gözden geçirdiğini belirten Menteş, şunları kaydetti:
“Burada en önemli iki faktör, poliçelerin kalan gün prim iade bedelleri ile henüz sonuçlandırılmamış hasar dosyalarının tamamlanma bedellerinin, maliyetlerinin gerçeğe en yakın haliyle hesaplanmasıdır. Bu amaçla hazırlanan rapor ile de durum ortaya konulmuştur. Buna göre her iki şirketin de varlıkları, yükümlülüklerini karşılamaya yetmemektedir. Şirketlerin varlıklarının yükümlülüklerini karşılayamaması durumu, yani sermayelerinin tamamen tükenmiş olması hali, mevcut poliçeler kapsamındaki yeni hasarları tazmin edilemeyeceği gerçeğini de beraberinde getirmektedir. Poliçelerin hasar ödeme kabiliyetinin olmaması da bunların bir an önce yenilenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bizim kamu yöneticileri olarak en önemli sorumluluğumuzun da bu olduğunu biliyoruz. Vatandaşımıza hasarını tazmin edemeyecekleri poliçenin yenilenmesi için gerekli yolu ve kolaylığı sağlamak için gerekli tedbirleri almış bulunuyoruz. Esasen tedbirimizin yegane amacı da budur. Mali bünyesi bozulmuş şirketlere yeni sigortalı girişini engellemek, mevcut sigortalılarımızı bir an önce güvenli alanlara tahliye etmek ve şirketin mevcut kaynakları ile de öncelikle devam eden hasar dosyalarını sonuçlandırmak…”
“DEVAM EDEN HASAR DOSYALARININ TAMAMLANMASINI ÖNCELİKLİ”
İlk tespitlere göre yükümlülüğün yarısı kadar dahi varlığı olmayan söz konusu sigorta portföylerini devralmak üzere SEDDK’ye herhangi resmi bir başvurunun yapılmadığı bilgisini de paylaşan Menteş, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla sigortalılarımızın olası hasarlarını ödeyemeyecek bir portföyden bir an önce çıkarılarak poliçelerinin farklı bir sigorta şirketinde yenilenmesi elzem olmuştur. Bu minvalde poliçe sahipleri direkt SMS ile bilgilendirilmiş, bunun yanı sıra güvence hesabı ve şirketlerin web sayfalarından da konuya dair duyuru yapılmıştır. Şirketlerin varlıklarının yükümlülüklerinin tamamını karşılayamaması nedeniyle yükümlülüklerden hangilerinin önceliklendirileceği konusundaki yaklaşımımız kanunda da yer aldığı üzere ‘sigortalıların hak ve menfaatleri her şeyin önündedir’ ilkesidir. Ancak şirketlerin mevcut varlıkları, devam eden hasarların sonuçlandırılarak sigortalıların araçlarının teslim edilmesine, portföy tasfiyesi kapsamında poliçesi iptal edilen sigortalıya prim iadesi yapılmasına yetmemektedir. Bu durumda öncelik, devam eden hasar dosyalarının tamamlanarak araçların sigortalılara teslim edilmesi yönünde olacaktır.”
“SİGORTA ŞİRKETLERİMİZCE İNDİRİM KAMPANYASI YAPILIYOR”
Tasfiye kapsamında iptal edilen poliçe bedellerinin ne kadarının ödeneceğinin ise hasar tamamlama bedellerinin tam olarak tespit edilmesinden sonra belirleneceğini bildiren Menteş, “Sigorta şirketlerimiz Türkiye Sigorta Birliğinin öncülüğünde sigortalılarımıza kucak açarak eski poliçelerin iptal bedellerinin yarısı kadar indirimi yenileme poliçelerinde uygulayabilecekleri yönünde ortak yaklaşım sergilemişler ve Türkiye Sigorta Birliği bu yaklaşımı tavsiye kararı ile desteklemiştir. Böylelikle bu süreçte en çok önem verdiğimiz konuların başında gelen sigortalılarımızın sigortalılıklarının devamı endişelerinin diğer sigorta şirketlerimizce sağlanan indirim kampanyası ile önemli ölçüde giderileceğine inanıyoruz.” açıklamasında bulundu.
SEDDK Başkanı Menteş, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Söz konusu süreçten dolayı yaklaşık 125 bin sigortalının etkilendiğini dile getiren Menteş, söz konusu 2 şirketin varlıklarının öncelikli olarak devam eden hasar dosyalarına tahsis edileceğini, sigortalının ödediği poliçe bedelinin yüzde 50’sinin kampanya olarak kullandırılacağını, diğer kalan tutarın ise şirket portföyünün karşılaması durumunda devam eden hasar dosyalarının tamamlanmasının ardından iade edilebileceğini sözlerine ekledi.