Tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılmasına ilişkin kanunun 98. yıl dönümünde Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Cumhuriyet TV’ye konuştu. Uyar, “milletin ümmetle evrilme sürecindeyiz” dedi.
30 Kasım 1925 tarihi, 677 sayılı “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Bir Takım Unvanların Yasaklanmasına İlişkin Kanun” un 98. yıl dönümü. 98 yılın ardından Türkiye’nin geldiği noktayı Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Cumhuriyet TV’ye anlattı.
“ÜMMETTEN MİLLETE GEÇME HAYAL EDİLMİŞTİ”
677 Sayılı kanunla amaçlanan sistemi anlatan Uyar, “Cumhuriyeti kuranlar, ümmetten millete geçmeyi hayal etmişti. Yani bir dini ümmet, bir ortaçağ toplumundan, bu toplumu 20. yüzyıla taşımak, bir çağdaş, laik bir devlet yaratmak amacını gütmüşlerdi. Laiklik politikaları bunun ta önemli yapı taşlarından biri. Milli mücadele yılları bi bağımsızlık savaşı niteliği taşırken din adamlarının çatışmasını, bağımsızlık mücadelesinin içerisinde yer aldığını görüyoruz. Bir bölüm din adamlarına bugün Türkiye’sinde hala referans veriliyor” ifadelerini kullandı.
“CUMHURİYETİ KURANLAR DİN TİCARETİ YAPANLARI KALDIRDI”
Cumhuriyeti kuranların dine bakış açısını dile getiren Uyar, “24-25 yıl içerisinde tekke ve zaviyelerin kapatılmasını göreceğiz. Bu aslında Kemalist önderlik dediğimiz çağdaşlaştırıcı önderliğin ilanını pekiştirdiği yıllara denk geliyor. Çünkü din adamlarını, dinsel muhalefeti kontrol altına alırsanız hem devrimleri daha kolay yapabilirsiniz hem de dinsel muhalefet doğmasını önlemiş olursunuz. Cumhuriyeti kuranların dinle bir sorunu yoktu. Cumhuriyeti kuranlar, dinle, toplumla arada aracılık, komisyonculuk yapan din adamlarını, taikatları, kurumsal yapıları tasfiye ettiler. Cumhuriyeti kuranların dindarlarla sorunu yoktu ama dincilik, din ticareti yapanlarla, aracı kurumu ortadan kaldırdı” açıklamasında bulundu.
“ÜMMET YARATMA POLİTİKASINA DÖNÜŞ VAR”
Türkiye’nin geldiği noktayı açıklayan Uyar, “Laik, seküler, milli bir toplum yaratma düşüncesinin karşısında bir ümmet yaratma politikasına tersinden dönüş var. Atatürk ümmetten millete geçişi sağladı, bugünün Türkiyesi’nde ise biz milletten ümmete doğru bir tersine evrilme ile karşı karşıyayız. Bu 1945 sonrasında bir miktar başladı. Bugün gelinen noktada tarikatların devlet hayatını derinden etkilediğini görmek gerekiyor. Dini yapıların emperyalistler açısından baktığımızda bağımsızlık mücadelelerinin karşısına tarikatları çıkarır. Ülkelerin ulusal güçlerini sağlamasında bu yolla dış güçlerin aparatı olabiliyorlar ve sizin diğer taraftan da milli kimliğinizi erozyona uğratıyorlar” diyerek sözlerini noktaladı.