Her 24 Nisan’da, liderlerin açıklamalarıyla gündeme gelen soykırım iddiaları, olguların masaya yatırıldığı bilimsel bir zeminden ziyade, siyasi kampanyaların gölgesinde, sloganlarla tartışılıyor. Türkiye sosyalist hareketinin liderlerinden Mehmet Ali Aybar’ın, ünlü Fransız düşünür Jean-Paul Sartre ile yaptığı tartışmada ortaya sürdüğü argümanlar ise dikkat çekiyor.
Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden biri olan; 1971’de kapatılan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) lideri ve Sosyalist Devrim Partisi’nin kurucu genel başkanı Mehmet Ali Aybar‘ın, Jean Paul Sartre ile girdiği bir tartışmada, ünlü Fransız düşünürü, ‘Ermeni Soykırımı’ iddiasının doğru olmadığına ikna etmesi, tarihin tozlu sayfalarından çıkarılarak belgelendi.
Soykırım iddiaları, ilk kez 9 Aralık 1948’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından (GKRY), BM Genel Kurulu’na getirildiğinden bu yana Türkiye’nin önemli meselelerinden biri oldu.
Ancak bağımsız tarihçiler tarafından bilim kurullarında ele alınması gereken bu iddialar, bugün devletler arası mücadelelerde politik bir enstrüman olmaktan ileri gidemiyor.
Son olarak Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın da 1915 olaylarını tarif ederken “Büyük Felaket (Meds Yeghern)” ve “kırım” ifadelerini kullanması ise oldukça dikkat çekici.
RUSSEL MAHKEMESİ
Konumuza dönecek olursak; soykırım iddiaları, uluslararası gerilimin arttığı ve Soğuk Savaş’ın fırtına gibi estiği 1960’lı yıllarda da gündeme gelmişti ve İngiliz filozof ve matematik profesörü Bertrand Russel’ın önderliğinde 15 bilim insanı, düşünür, edebiyatçı ve gazetecinin katılımıyla kurulan ‘Russel Mahkemesi’ bu konuyu masaya yatırmaya karar vermişti.
13 Kasım 1966 yılında kurulan ve bir tür gayri resmi ‘Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ olan bu mahkemenin amacı temelde, ‘ABD’nin Vietnam’da işlediği savaş suçlarını’ belgelemekti. Bu çerçevede, bir savaş suçu olarak kabul edilen ‘soykırım’ da bu mahkemenin öncelikli konuları arasına girmekteydi.
AYBAR-SARTRE TARTIŞMASI
Ünlü Fransız filozof Jean Paul Sartre, 20 Kasım 1967’de mahkemeye bir ‘Soykırım Bildirisi’ sundu. Söz konusu bildiride, 1915 olayları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenilere karşı yürüttüğü bir ‘soykırım’ örneği olarak kabul ediliyordu.
Mahkemenin üyelerinden TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, oturum içerisinde bu iddiaya itiraz etti ve bir rapor hazırladı. Aybar’ın mahkemeye sunduğu rapor sonrasında Sartre, ‘Ermeni Soykırımı’ iddiasını bildirisinden çıkardı.
AYBAR’IN ‘KARŞI’ RAPORU
Bizzat kendi notlarından derlenen bilgilere göre, Aybar’ın sunduğu raporda şu ifadeler yer almaktaydı:
Soykırımın tasarlanmış bir suçtur. Yani etnik bir grubun yok edilmesini amaçlayan, bunun başarılması için izlenecek yolun ve maddesel eylemlerin önceden tasarlanarak saptandığı bir suçtur.
Binlerce kişiden oluşan etnik grubu öldürmek için silahlı örgütlerin kurulması ve bunların eğitilmesi gerekir. Ya da bu işi orduya yaptırmak gerekir.
Oysa, sözü edilen olaylar Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelmiş, savaş sırasında kimi Doğu ve Güneydoğu illerimizde toptan öldürme olayları olmuştur.
Kimi Ermeni Çeteleri, Türk köylerini basmış, kadın, çocuk, genç, ihtiyar ayırt etmeden masum insanları öldürmüşlerdir.
Türkler de Ermenileri kadın, çocuk, genç, ihtiyar ayırt etmeden öldürmüşlerdir. Bundan başka bu illerde yaşayan Ermeniler ‘tehcir’ (göç) ettirilmiş ve göç sırasında öldürmeler, olmuştur.
Bu iller dışında Ermeniler ve Türkler arasında herhangi bir çatışma, bir kanlı olay olmamıştır.
Doğu ve Güneydoğu illerindeki karşılıklı kıyımlar, toptan adam öldürmeler Türk – Rus savaşının bir uzantısıydı.
Bu nedenle bu kanlı olaylar ‘soykırım’ olarak nitelenemez. Devletçe bir soykırım politikası izlendiği ileri sürülemez.