İzmir Tabip Odası, 1 Nisan COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Sağlık Çalışanları Anma Günü dolayısıyla yaşamını yitiren sağlık çalışanlarını andı. AKP iktidarının politikalarını eleştiren İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Neo-liberal kapitalizmin ve 20 yıldır uygulanan sağlıkta dönüşüm karabasanının zayıflattığı sağlık sistemi, bu pandemiyi, bilimsel ölçeklerde ve birinci basamakta, salgın biliminin kurallarına göre değil, üçüncü basamak sağlık tesislerinde karşılamayı hedefleyerek büyük bir kaosun doğmasına yol açtı” dedi.
İzmir Tabip Odası, 1 Nisan COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Sağlık Çalışanları Anma Günü kapsamında Bostanlı Sağlık Çalışanlarına Saygı Anıtı’nda bir anma etkinliği düzenledi.
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Yönetim Kurulu Üyeleri Uzm. Uzm. Dr. Behiye Munğan, Prof.Dr. Hakan Kültürsay ve doktorların katıldığı anmada saygı duruşunun ardından Süleyman Kaynak açıklamalarda buludun.
“6.8 MİLYON CAN KAYBI OLDU”
Beş yıldır Covid- 19 ve benzeri viral salgınların etkisi altında bir dönem geçirildiğine dikkat çeken Kaynak, “Bu çok vahim dönemde, tüm dünyada 700 milyona yakın olgu ve 6.8 milyon can kaybı oldu. Nerdeyse, dünyada her 10 kişiden birisi bu hastalığı geçirdi ve her bin kişiden birisi de hayatını kaybetti. Ülkemizde ise 17 milyonu aşkın insanımız hastalandı ve 102 bin 174 canımızı yitirdik. Hastalığın yayılmaya başladığı ilk günlerden itibaren dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan hayatını kaybetti, hastalar karantinaya alındı, sokağa çıkma yasakları uygulandı, iş yerleri kapatıldı, uzaktan çalışma sistemine geçildi, maske kullanımı zorunlu hale geldi, birçok ülke sınırlarını kapattı, seyahatler durdu. Kısacası hayatımız tam anlamıyla altüst oldu. Yoksullar daha da yoksullaştı. Ülkemizdeki ise kamu yönetimi insanlarımızı yalnız bıraktı. Onlara destek olacağına bağış yapsınlar diye kamuya ait IBAN numaraları verildi” diye konuştu.
“COVID ENFEKSİYONLARININ YÜZDE 10’LUK BİR KISMINI SAĞLIK ÇALIŞANLARI OLUŞTURDU”
Pandeminin ağır yükünü hekimler ve sağlık çalışanlarının çektiğinin altını çizen Süleyman Kaynak, “Hekimlerimiz ve sağlık görevlileri gece gündüz demeden canla başla hayat kurtarmaya çabaladılar, günlerce sevdiklerinden uzak kaldılar, koruyucu giysilerin altında zar zor nefes alırken hastalarına nefes olmaya çalıştılar. Maskeler yüzlerinde, tanık oldukları kayıplar ruhlarında derin izler bıraktı. Salgının başlangıcının üzerinden 5 yıla yakın zaman geçti, pek çok şey yavaş yavaş eski haline döndü ama ne kayıplarımız geri döndü ne de bu salgının sağlık görevlilerinin ruhunda açtığı yaralar iyileşti. Ülkenin genelinde var olan eşitsizlikler, genel yoksullaşmanın getirdiği sağlık sorunlarının üzerine pandemi, daha ciddi bir kırılganlık yarattı. Neo-liberal kapitalizmin ve 20 yıldır uygulanan sağlıkta dönüşüm karabasanının zayıflattığı sağlık sistemi, bu pandemiyi, bilimsel ölçeklerde ve birinci basamakta, salgın biliminin kurallarına göre değil, üçüncü basamak sağlık tesislerinde karşılamayı hedefleyerek büyük bir kaosun doğmasına yol açtı. Maske dağıtımından, aşı dağıtımına kadar ki yönetim zaafları, eşitsizlik, yetersizlik, ülkemizde, bu salgının giderek büyüyen bir felaket haline dönmesine yol açtı. Sadece pandeminin birinci basamakta karşılanması yerine hastanelerde karşılanması stratejisi bile salgının toplumsal düzeydeki bulaşın engellenememesi sonucunu ortaya çıkardı ve bunun bedelini de sağlık çalışanları canları ile ödedi. Gerçekten de Covid enfeksiyonlarının yüzde 10’luk bir kısmını sağlık çalışanları oluşturdu.
176 HEKİM HAYATINI KAYBETTİ
COVID-19 nedeniyle dünyada yaklaşık 180 bin, Türkiye’de de 513 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini aktaran Kaynak, “Bu kayıpların 176’sı hekim idi. Buna karşılık kamu idaresi başından beri, hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza ne gereken uygun maske ve kişisel korunma imkânı ne de uygun çalışma olanakları sağlamayı hedeflemedi ve bu konuda büyük bir umursamazlıkla sağlık çalışanlarını yalnız bıraktı. Hatta hastalananların izin ve özlük haklarından tutun da bunun bir meslek hastalığı statüsüne alınmasını bile kamu yönetimi tuhaf bir şekilde savsakladı ve ağır bir vurdumduymazlıkla geçiştirdi. Bu nedenle bu salgın, eğer bu derece ağır atlatılmakla birlikte, daha ağırından daha vahiminden korunduk ise bu, kamu yönetiminin organizasyonu ve becerisi sayesinde değil doğrudan doğruya hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın insani fedakarlığı, üstün çabası ve adeta savaşımı ile sağlandı. Bu yolda hayatını kaybeden meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliriz” ifadelerini kullandı.
“İNSAN YERİNE BETON TERCİH EDEN POLİTİKALARI KINIYORUZ”
AKP iktidarının politikalarını eleştirerek devam eden İzmir Tabip Odası Başkanı, “Burada ek olarak, ülkemizde her doğa olayının bir felakete dönüşmesine yol açan kamu yönetiminin, 6 şubat depreminin de bir felakete dönüşmesine yol açan, her türlü yağışın bir afete dönüşmesine yol açan ve uzun yıllardır uygulanan insan yerine betonu tercih eden politikalarını kınıyoruz ve bu süreçte yitirdiğimiz onbinlerce canımızın anısı önünde saygıyla eğiliriz. Yüzbinlerce; gerek bedeni ve ruhu yaralanmış depremzedelerimize de iyilikler ve şifalar dileriz. Son 20 yıllık dönemdeki sağlıkta dönüşüm adı altında uygulanan sağlık alanındaki ciddi yıkım ve hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik düşmanca tutumlar ve düzenlemeler, deprem alanında ve tüm ülkemizde sağlık sistemi çökmüşken, hala mecliste, hangi ihtiyaçtan ve hangi aceleyle ele alındığı belli olmayan, hekimliğin ülkemizde artık yapılamayacak bir meslek haline getiren bilimden ve akıldan uzak bir torba tasa tasarılarının bir oldu bittiye getirilmeye çalışılmasını ne anlamak ne de izah etmek mümkün değildir. Bu vesile ile tekrar iktidara sesleniyor ve sağlık sisteminin yeniden inşa edilmesi için gereken her türlü düzenlemeyi, mesleğe emek veren tüm taraflarla TTB ve Tabip Odaları ile iş birliği yaparak geliştirmelerini israrla talep ediyoruz” dedi.