İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği 27. İstanbul Tiyatro Festivali önceki akşam 20. yüzyılın en önemli koreograflarından Pina Bausch’un, Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşan, dans tiyatrosu Café Müller ile başladı.
Bausch’un topluluğu Tanztheater Wuppertal art arda üç temsil verdiği İstanbul’a bu kez iki ayrı kast ile geldi. Temsiller öncesi Wim Wenders’ın Pin filmi Vestel Amfi’de ücretsiz gösterildi.
Henry Purcell’in müziği Rolf Borzik’in sahne ve kostüm tasarımı ile izlediğimiz Café Müller koreografisini, hele de hayattayken dans etmiş olduğu “beyaz gecelikli uyurgezer kadın” rolündeki dansçıyı izlerken, Pina Bausch’un 2000 yılında AKM’de Onur Ödülü aldığı akşam, hayranlıkla izlenen koreografileri gibi birçok anı canlandı.
Sanatçının yıllardır izini süren tiyatro eleştirmeni Kerem Özel, Bausch hayattayken Café Müller ile diğer bir başyapıtı Bahar Ayini’nin birkaç istisna dışında, aynı akşamda arka arkaya sahnelendiğini, turnelere de bu şekilde gidildiğini şu sözlerle hatırlatıyor; “Altı kişilik kadrosu, içe dönük ve sakin yapısıyla Café Müller’in ardından verilen yarım saatlik arada sahne bütünüyle değişir; ikinci yarıda 24 kişilik kadrosu, dışa dönük ve dinamik yapısıyla Bahar Ayini sahnelenirdi. Böylece tek akşamda hem topluluğun bütün dansçılarının görev aldığı bir program oluşuyordu, hem de Bausch’un sanatının dans tiyatrosundan çağdaş dansa bütün yelpazesi ortaya konuyordu.”
İstanbul’da izlediğimiz topluluğun şimdiki Genel Sanat Yönetmeni Fransız koreograf Boris Charmatz’in yarattığı Café Müller’in tek başına sahnelendiği yeni formattı. Bu şekilde 25-26 Ekim tarihlerine üç seans konabildi.