Bugün 6 Şubat. Türkiye başka bir güne uyandı. O gün hiç bitmedi. İlerleyen her saat acılar katlanarak arttı. Çaresizce ölen insanlarımıza sonra ise ölen insanlığa ağladık ve kimsesiz kalan çocuklarımıza…
Deprem birçok şeyi aldı götürdü. Yok olan hayatlar ve zorluklarla yaşamaya devam etmeye çalışan depremzedeler. 13 yaşındaki Yağmur, annesiyle dört gün yaşam mücadelesi verdi. Yığınlardan çıkarıldı ama yaşama tutunamadı. Müziği çok seven Yağmur Antakya Polifonik Korolar Derneği’nde müzik çalışmalarına katılıyordu ve korodaydı. Yağmur’un bestelediği ve annesinin yazdığı şarkısını depremden iki gün önce koroyu kuran Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Antakya Devlet Konservatuvarı Koro-Ses Eğitimi Öğretim Görevlisi ve müzisyen Sezgin Suna’ya verdi, “Öğretmenim bu şarkıyı tüm arkadaşlarımla birlikte söyleyebilir miyiz” diye sordu. Daha sonra Suna, şarkıyı notaya aldı ve düzenledi.
Bugün Yağmur’un dileği gerçek oluyor. Bugün saat 10.00’da Türkiye genelinde ulaşabildikleri okullarda Yağmur’un şarkısı söylenecek.
32 yıldır Antakya’da yaşayan Suna ile Yağmur’u ve Antakya’da yapacakları yeni müzik projelerini konuştuk.
MÜZİK VE KORO…
Çocuklarla koro çalışmalarına nasıl başladınız?
Alanım müzik eğitimi ve koro olduğu için Antakya’da en çok yapmayı istediğim müzik aktivitelerinden bir tanesi, sağlıklı bir çocuk korosu kurmaktı. Ve bu nedenle de 2009 yılında sevgili Natali Sovuksu’yla birlikte Antakya Polifonik Korolar Derneği’nin ön çalışmasını başlatıp, çocuk korusu ve yetişkinler korosunu oluşturduk.
Bu koroyu oluşturduktan sonra tabii çalışabileceğimiz yer arayışları uzun sürdü. Kurtuluş Caddesi’nde eski bir Antakya evini kiraladık, Antakya Koro Evi adını vererek çalışmalarımıza başladık.
Bizim birinci jenerasyon çocuklarımızın hepsi şu an üniversitede! Hatta içlerinde kompozisyon, konservatuar, müzik öğretmenliği okuyan, Boğaziçi Çok Sesli Korosu’nun şefliğini yapan yetiştirdiğimiz çocuklar var.
ACI GÜN…
Bize Yağmur’u ve şarkısını anlatır mısınız?
Yağmur Rifaioğlu, Sümerler Ortaokulu’na giden 7. sınıf öğrencisi, çok yetenekli, başarılı, her yönden sevilen bir öğrenciydi. Ve 6 yaşında bizim çocuk koromuza gelerek çalışmalarımıza katılmıştı. Anne Nimet Rifaioğlu okul öncesi eğitimi öğretmeni olduğu için nereden ‘Bakarsa O’ adını verdiği bir kitap çıkarmış. Ve bunun ikinci baskısına da bir çocuk şarkısı yazarak, o şarkıyı notlarıyla, müziğiyle kitaba eklemek istemiş. Ve bu nedenle de bana Yağmur’un sesinden 3 Şubat’ta bir ses kaydı göndermişti.
Bizim rutin çalışmalarımız Antakya Polifonik Korolar Derneği’nin çocuk korosu, Regülarist Gençlik korosu ve Oda korosu cumartesi günleri olduğu için depremden iki gün önce Yağmur’un koroda “Öğretmenim şarkıyı dinledin mi? Arkadaşlarımda söyleyebilir miyiz?” şeklinde bir talebi olmuştu. Ben de “Neden olmasın, seve seve senin şarkını da arkadaşlarınla birlikte söyleriz” demiştim.
Ama o gün bambaşka bir güne uyandı şehir. Peki sonra…
Evet 6 Şubat sabahı bambaşka bir Antakya’da uyanınca günlerce yakınlarımızdan, öğrencilerimizden haber alamadık. Yağmur da onlardan bir tanesiydi. Ancak Yağmur’un haberini amcası Rafiz Rifaioğlu’ndan günler sonra alabildik. Maalesef Yağmur’u annesiyle kaybetmiştik. Babası zaten ilk anda depremde ölmüş. Yağmur ve annesi dört gün enkaz altında yaşam mücadelesi vererek sağ çıkarılıyor. Ve Yağmur maalesef ambulansta, annesi hastanede ölüyor. Tabii yakınlarımızdan, çocuklarımızdan bu kötü haberleri alınca, özellikle Yağmur’un şarkısı konusunda günlerce neler yapabileceğimi düşündüm. Her gün dinlediğimi hatırlıyorum. Yağmur için neler yapabilirim diye düşünürken, İzmir’deydim ve İzmir’de korolar festivali vardı. Konak Belediyesi Çocuk Korosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu şefleri arkadaşlarıma Yağmur’un şarkısından söz ettim. Çünkü hemen notayı alıp düzenlemesini yapmıştım, piyano eşliklerini yapmıştım. Ve o festivalde ilk defa Yağmur’un şarkısı söylendi. İstanbul’da Sansev Festivali’nde seslendirdik. Ve bu şekilde Yağmur’un şarkısını tüm Türkiye’ye duyurmaya başladık.
GÜLSİN ONAY, CİHAT AŞKIN…
Antakya’daki yeni müzik projelerinizden bahseder misiniz?
İlerleyen süreçlerde buranın müzik yaşamını canlandırmak için Gülsin Onay, Dengin Ceyhan ve Cihat Aşkın’la projelerimiz devam ediyor. Cihat Aşkın’la başka projelerimiz de var, depremzedelerimize yönelik!
20 Şubat’ta yine müzisyen Dengin Ceylan’la burada Antakya’da ikimizin, bir sivil toplum örgütünün etkinliğinde dinletimiz olacak. Deprem mağdurları için ve Yağmur’un şarkısını da çocuklarla birlikte söyleyeceğiz. Ama aynı zamanda ben, konservatuarda şan hocası olduğum için de bir iki tane kendim ağıt seslendireceğim.
‘NORMALE DÖNEMİYORUZ…’
“Yağmur için Yağmur’un Şarkısını Söyle, Hatay El ele” sloganıyla sosyal medyada bu projeyi duyurdunuz. Bu süreçten bahseder misiniz?
6 Şubat etkinliği, yani bugün Yağmur’un okulunda, evet “Yağmur için Yağmur’un Şarkısını Söyle, Hatay El Ele” sloganıyla sosyal medyada bu proje yayımlandı. Sümerler Ortaokulu Müdürü Ercan Yücel, yine Sümerler Ortaokulu müzik öğretmeni Nezahat Göztepe ile birlikte bu projeye karar verdik. Onların okullarında yitirdikleri 17 çocuk var, bunlardan biri de Yağmur’du. Ben ve çocuklarla birlikte katılacak herkes ile birlikte bugün, saat 10.00’da Sümerler Ortaokulu’nda Yağmur’un şarkısını söylüyoruz. Antakya Polifonik Korolar Derneği Çocuk Korosu, İskenderun Gençlik Merkezi Korosu katılıyor. Bu bölgede olan bütün müzik öğretmenleri, öğrencilerim, konservatuar öğrencileri, arkadaşlarım hepsi bu etkinliğe geliyor ve Türkiye’de bütün müzik öğretmenleri, sınıf öğretmenleri ulaşabildiğimiz kim varsa, çünkü notlarını, düzenlemelerini, altyapılarını hepsini gönderdik. Türkiye’deki bütün okullarda Yağmur’un şarkısını seslendirilmesini rica ettik 6 Şubat anısına! Amacımız tabii ki… Amacımız buradaki yaşanan depreme dikkat çekmekti. Maalesef Antakya’nın dışındaki, deprem bölgesi dışındaki yaşantılar normale dönmüş. Ama biz burada normale dönemiyoruz.
Hayatımız çok zor!”