Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nin ikiye ayrılma kararına tepkiler geldi: Meslek okulu gibi!

“Eğitim felsefesinden vazgeçiliyor” vurgusu yapan akademisyenler ve mezunlar, “Siyasi müdahale karar mekanizmalarını kontrol etmek istediği için kurumsal çöküş şaşırtıcı değil” açıklaması yaptı.

Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nin ikiye ayrılma kararına tepkiler geldi: Meslek okulu gibi!
REKLAM ALANI
Yayınlama: 05.04.2024
A+
A-

Boğaziçi Üniversitesi Senatosu,
fen edebiyat fakültesinin, 12
bölümün tamamının karşı
çıkmasına rağmen fen ve edebiyat
diye ikiye ayrılmasına karar verdi.
Bu karara tepki gösteren öğretim
üyeleri, bunun, üniversitenin eğitim
felsefesinden vazgeçileceği anlamına
geldiğini vurguluyor.
Fen-edebiyat fakültesi,
tarih bölümü öğretim
üyesi Prof. Dr. Çiğdem
Kafescioğlu, “Fakültenin
bütün bölümlerinin karşı
çıkmasına rağmen senato
sizce neden böyle bir karar aldı”
sorusunu şöyle yanıtladı:

“Üniversite senatosunun bu
kararı alması çarpıcı olmakla
birlikte ne yazık ki 2021 başından
beri yaşadığımız kurumsal çöküş
içerisinde şaşırtıcı değil. Siyasi
müdahale öncelikle üst kurulları,
ve üst kurullarda alınan karar
mekanizmalarını kontrol altına
almayı amaçladı. Yaşadığımız
üç sene zarfında üniversite
senatosu üniversiteyi temsil etme
vasfından tamamen uzaklaştı, üst
yönetimin almak istediği kararları
sorgulamadan onaylayan bir
otomatik onay verme aracı haline
dönüştü.”

ÜNİVERSİTENİN TEMEL TAŞI

Prof. Kafescioğlu, bu kararın
üniversiteyi nasıl etkileyeceğini de
şöyle anlattı:

“Fen-edebiyat fakültesi Boğaziçi
Üniversitesi’nin temel taşlarından
biridir. Fakültenin her bölümü,
üniversiteye giriş sınavında
Türkiye’nin o alandaki en yüksek
puanlı öğrencilerini
alır. Bölümler ulusal
ve uluslararası
alanlarda tanınırlığa
ve saygınlığa sahiptir.
Her durumda
anayasanın tanıdığı
üniversite özerkliği
ilkesi çiğneniyor. Boğaziçi’ni
Boğaziçi yapan teamüllerden ve
akademik ilkelerden o derece
uzaklaşılıyor ki nihayetinde
üzerinde tahakküm kurdukları
şey, fethetmeyi, sahiplenmeyi ve
yönetmeyi arzuladıkları üniversite
olmayacak.”

BAĞIMSIZ BİR YERE ÖZGÜ

Boğaziçi Üniversitesi, Batı
Dilleri ve Edebiyatları Bölümü
emeritus Prof. Dr. Oya Başak, “Fenedebiyat fakültesinin savunduğu
‘Liberal arts’ eğitim felsefesi nedir,
neden önemlidir” sorusunu şöyle
yanıtladı: 

“Liberal arts ‘bağımsız bireye
özgü zihinsel beceriler ve kültürel
birikim’ demektir. İnsan zihnini
özgürleştiren, sorgulamaya,
eleştiriye ve yaratıcılığa yönelten,
öğrencinin ufkunu
açan, eğitimi meslek
dersleriyle sınırlamayıp
gençlere farklı alanları
da deneyimleme fırsatı
sunan eğitim modelidir.
Onlara çok yönlü bir
formasyon kazandırır,
özellikle öğrenmeyi öğrenme
imkânı verir. Biat kültürünün tam
tersi! Bu imkânı üniversitedeki
tüm öğrencilere sağlayan
da yüzyıllardır fen-edebiyat
fakülteleridir. YÖK yasasındaki
tek tük iyi şeylerden biri, her
üniversitede bundan esinlenerek
birer fen-edebiyat fakültesi
kurulmasını şart koşmasıydı.
Sonradan bu fakültelerin
kurulma zorunluluğu ortadan
kalktı. Fen edebiyat çatısı altında
Harvard’da 40, Yale’de 33 bölüm
var. Bu üniversitelerin aklı yok
mu ki çok bölümlü fen-edebiyat
fakültelerinden vazgeçmiyorlar?
Neden acaba Harvard beşer beşer
bölüp 8 fakülte yapmıyor?”

Prof. Başak, “Fen-edebiyat
fakültesinin bölünmesinde
Boğaziçi açısından nasıl bir tehlike
görüyorsunuz” sorusunu da
şöyle yanıtladı:

BOĞAZİÇİ FARKI

“Mezunlarımızda ‘Boğaziçi
farkını’ yaratan bu fakülte
bölünürse üniversitemiz kendi
mirasını reddetmiş olacak.
Liberal arts ile ‘çekirdek program’
dediğimiz ‘core’ dersler el ele gider.
Fen ve beşeri bilimler dersleri ile
disiplinlerarası dersler öğrenciyi
diplomanın ötesinde kültürlü ve
özgürce düşünebilen bir birey
yapar. Çok farklı alanlardan
gelen fen-edebiyat hocalarının bir
arada olması, ortak kurullarda
bulunmaları karşılıklı onlara çok
yararlı perspektifler kazandırır ve
birbirlerine eleştiri getirme imkânı
sağlar. Fakülte bölünüp ortak
akademik kurullar ortadan kalkınca
artık koordineli olarak işlevlerini
yerine getiremeyecekler, böylece
üniversite eğitim felsefesinden
vazgeçecek çekirdek programın
izleri silinecek. Bu da öğrencilerin
zararına. Üniversitede değerli
gelenekleri inşa edip sürdürmek zor
ama yıkmak kolaydır.” 

PROF. DR: BETÜL TANBAY: YAŞANANLAR KABUS

-Bu fakültenin fen ve edebiyat
olarak bölünmesine neden
karşısınız? 

Önce esastan başlayalım:
Üniversiteler şehirler gibi tek
bir renkte değildirler, tek bir
kıyafete sokulamazlar. Elbette
ortak tarafları boldur ama her
birinin ayrı bir tarihi, geleneği ve de
geliştirmiş olduğu ayrı bir misyonu
vardır. Dünyada fen ve edebiyat
fakültelerinin ayrı olduğu kurumlar
da vardır, beraber olanlar da. Boğaziçi
Üniversitesi ülkemizde de dünya da
özel bir konuma sahiptir. Uluslararası
tanınırlık ve kredibilite konusunda
ülkenin en ön sırasında alan bir
kurumdur. Mezun profili özen ister.
Genel kültür ister. Yabancı diller ister.
Sanattan anlamak ister. Mühendis
ise tarih bilmelidir, sosyolog ise
matematikten ürkmemelidir.
Mithat Alam Film Merkezi
gibi özel buluşma ve gelişme
noktaları ister. Fen-edebiyat
fakültemiz elli yıldır on iki
bölümüyle tüm üniversiteye
inanılmaz kaliteli bir hizmet
vererek

“Boğaziçi mezunu”
dediğimiz o özel profilin yetişmesinde
ana direktir. Usüle gelirsek:
Meşruiyetini yüzde 95 hocanın
güvensizlik oyu üzerine kurmuş bir
idare, fakültede bulunan 12 bölümün
hepsinin karşı görüş bildirmesine
rağmen, asil dekanının bile olmadığı
tek bir senato toplantısında bu bölme
kararını almıştır. İdare açısından bir
mantık vardır: kurumun ana direğini
yıkmak. Ama ömrünü vakfetmiş
hocalar, bu zenginliği en iyi bilen
mezunlar, bu zenginlik için bizi seçmiş
öğrenciler açısından kabul edilmesi
söz konusu olamaz.

Boğaziçi Üniversitesi’nde
uzun süredir yaşananları nasıl
değerlendiriyorsunuz?

3 senedir Boğaziçi’nde yaşanan bir
kâbustur. İğne oyası gibi, hem 160
yıllık geleneğinden faydalanarak
hem bugünün araştırma taleplerini
karşılamayı hedefleyerek geleceğe
bakan toplumun en güvendiği
kurumlardan biri olan Boğaziçi
Üniversite’sinde, liyakat gibi en
önemli akademik kriterleri hiçe
sayarak kendi küçük iktidarını
kurmaya çalışanları üniversitenin
hiçbir bileşeni kabul etmemiş ve
akademik ve hukuki ilkelerden
vazgeçmemiştir.

Boğaziçi’ne kayıp ettirilen zaman,
ülkeye kaybettirilen zamandır, affedilmez.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.