Yeni bir araştırmaya göre, kısıtlayıcı evlilik yasaları değişmediği takdirde Japonya’da herkes bir gün aynı soyadını alabilir. Ancak ülkenin azalan evlilik oranı bu eğilimi tersine çevirebilir ve hızla azalan nüfus bunu tamamen tartışmalı hale getirebilir.
Japonya’da, Japon soyadlarının çeşitliliğini korumaya çalışanların öncülüğünde soyadlarıyla ilgili kuralları değiştirmeye yönelik bir hareket oluşuyor.
Araştırmayı yürüten Sendai’deki Tohoku Üniversitesi’nden ekonomist Hiroshi Yoshida’ya göre, kurallar böyle devam ederse 2531 yılına kadar tüm Japonlar Sato soyadına sahip olabilir.
Japonya’nın 300 binden fazla soyadını takip eden Myoji Yurai şirketine göre, Sato şu anda en yaygın soyadı ve onu Suzuki takip ediyor. Takahashi ise üçüncü sırada. Myoji Yurai’nin web sitesinde belirttiğine göre, 125 milyonluk Japonya nüfusunun yaklaşık 1,8 milyonu Sato soyadına sahip.
Hiroshi Yoshida, öngörüsünün ancak ülkenin halihazırda en acil krizlerinden biri olan sürekli azalan evlilik oranının üstesinden gelebilmesi halinde geçerli olacağını kabul etti.
90 YIL SONRA İLK KEZ DÜŞTÜ
Resmi rakamlara göre Japonya’da evlilik sayısı 2023’te bir önceki yıla göre yaklaşık %6 azalarak 90 yıl sonra ilk kez 500 binin altına düşerken, boşanmalar geçen yıl %2,6 arttı.
Yoshida, “Beklenenden çok daha az sayıda insan evlenirse, bu hesaplamanın farklı olma ihtimali vardır” dedi.
Yoshida ayrıca çalışmasında, Japonya’nın azalan doğum oranı nedeniyle nüfusunun önümüzdeki bin yıl içinde büyük ölçüde azalabileceğine dikkat çekerek, “Japon ırkının soyunun tükenme olasılığı yüksek” diye konuştu.
JAPONYA’NIN NÜFUSU
Geçen yıl açıklanan hükümet rakamlarına göre, Japonya’da 65 yaş ve üzeri olarak tanımlanan yaşlıların oranı rekor düzeyde olup, nüfusun %29,1’ini oluşturuyor ve bu oran dünyadaki en yüksek orandır.
Japonya’nın nüfusu 1980’lerdeki ekonomik patlamadan bu yana sürekli azalıyor. 1,3’lük doğurganlık oranı, göç olmadığı takdirde istikrarlı bir nüfusu korumak için gereken 2,1’in çok altında. Japonya’da on yılı aşkın bir süredir ölümlerin doğumları geride bırakması, dünyanın dördüncü büyük ekonomisi için giderek büyüyen bir sorun teşkil ediyor.