Polis ablukası altında HEDEP İzmir’den basın açıklaması

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) İzmir İl Örgütü, Alsancak’ta yaptığı basın açıklamasıyla HEDEP’lilere yönelik polis operasyonlarını ve adli yargılamaları protesto etti. Açıklama öncesi emniyet güçleri grubu abluka altına aldı. Açıklamada “Arkadaşlarımız bütün siyasi tutsaklarda olduğu gibi hukuki bir sürecin olağan gelişimi sonucu değil; siyasal iktidarın muhaliflerini sindirme yok etme ve Türkiye halklarını korku ikliminde yönetme tercihinin sonucu olarak rehin alınmışlardır. Siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız su kadar berrak güneş kadar aydınlıktırlar ve derhal serbest bırakılmalıdırlar” denildi.

Polis ablukası altında HEDEP İzmir’den basın açıklaması
REKLAM ALANI
Yayınlama: 04.12.2023
A+
A-

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) İzmir İl Örgütü, il yönetici ve üyelerimin gözaltına alınıp tutuklanmasına, HEDEP’lilere yönelik operasyonlara karşı bugün Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına HEDEP İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, HEDEP İzmir il yöneticileri ve üyeleri de katıldı. “Baskılar ve sindirme politikalarınıza karşı asla boyun eğmeyeceğiz” pankartının arkasında bir araya gelen ve polis tarafından çembere alınan HEDEP’liler, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz” sloganlarını attı. 

EMNİYETTEN GENİŞ ÖNLEM

Açıklama öncesi geniş güvenlik önlemleri emniyet güçleri grubu da abluka altına aldı. Yapılan müzakereler sonucu basın açıklaması abluka altında yapıldı.

Polis ablukası altında HEDEP İzmir'den basın açıklaması

Basın metnini okuyan HEDEP İzmir İl Yöneticisi Mahsun Koç, şunları söyledi: 

“AKP-MHP faşist iktidarı uzun zamandır çatışma dili ve kutuplaştırma siyaseti üzerinden hukuku rafa kaldırarak adaletsizliğin düzenini inşa etmeye çalışmaktadır. Bu düzenin temel parametreleri ise savaş, çatışma ve kutuplaştırma dilinin ötesinde her türlü siyasi ilke, ahlaktan ve asgari yasallıktan uzak gayrimeşru her türlü yöntemi siyasi muhaliflerine dayatarak bir baskı ve korku ikliminin yöneticisi ve sürdürücüsü haline gelmiştir. İçinden geçtiğimiz süreç itibariyle hukukun, demokrasinin, insan hakları ve ifade özgürlüğünün asgari ölçülerinden bile bahsetmek mümkün değildir. Sıkıştığı her noktada ‘milli irade’ söylemine ve sandık demokrasisine sarılan siyasal iktidar ve elitleri söz konusu muhalifleri olunca her türlü gayrimeşru yönelimi kendilerine mubah görmektedirler. Uydurma soruşturmalar ile seçilmişler tutuklanmakta, belediyelere el konularak kayyumlar atanmakta, hazırlanan düzmece fezlekeler ile parlamenterlerin dokunulmazlıkları kaldırılmakta, milli güvenlik gerekçeleri ile işçi grevleri yasaklanmakta ve en önemlisi yasama organı örtülü olarak tasfiye edilerek ülke adeta kararnameler ile yönetilmeye çalışılmaktadır.

“CEZAEVLERİNDEKİ AÇLIK GREVLERİ TEHLİKELİ BİR BOYUTA VARMADAN TALEPLER KARŞILANMALI”

Ortaya koyduğu istikrarsızlık ve uyguladığı savaş ve çatışma politikaları ile ülkeyi bir kaos ve felaketin içerisine sürükleyen siyasal iktidar tecrit ve izolasyon politikaları ile de cezaevlerinde siyasi tutsak ve rehinelere her trlü kötü muameleyi reva görmektedir. AKP-MHP iktidar blokunun siyasi bekası için gerekli gördüğü tecrit, izolasyon ve kötü muameleye karşı 27 Kasım’da cezaevlerinde başlayan açlık grevleri tehlikeli bir boyuta varmadan talepler karşılanmalı ve tecrit ile kötü muameleye son verilmeli, cezaevlerinde artık olağanlaştırılmaya çalışılan keyfi infaz yakma yönteminden derhal vazgeçilmelidir.

“AKP-MHP GENEL MERKEZLERİ KARAR ORGANLARI, KOLLUK KUVVETİ BİNALARI İRTİBAT BÜROSU, ADLİYELER PARTİ TEMSİLCİLİKLERİNE DÖNÜŞTÜ”

Siyasal iktidar kendisinin, kendisine yakın duran kesimlerin ve kolluk gücünün her türlü taciz, tecavüz, çocuk istismarı, öldürme ve kadın katliamları fiillerini gerçekleştirenlere karşı oldukça müsamahakar davranarak adeta bir cezasızlık politikası güderek onları bu eylemleri gerçekleştirme konusunda cesaretlendirirken, muhaliflerinin en meşru talep, söylem ve eylemlerini tarihte örneği görülmemiş en zorba yöntemler ile kriminalize ederek bir baskı, şiddet ve tutuklama terörüne dönüştürülmektedir. Gelinen aşamada AKP-MHP genel merkezleri bir karar organı halini almış, kolluk kuvveti binaları birer irtibat bürosu adliye binaları ise bu partilerin temsilciliklerine dönüşmüş durumdadır. ‘İşkenceye sıfır tolerans’ söyleminden işkenceye açık tolerans eylemine geçen siyasal iktidar suçluyu korurken suçu ve suçluyu ifşa edenleri ya da haber yapanları en acımasız yöntemler ile gözaltına alıp göstermelik kararlar ile tutuklatmaktadır.

Polis ablukası altında HEDEP İzmir'den basın açıklaması

“TUTUKLANMA GEREKÇELERİ HUKUK TARİHİNDE KARA BİR LEKE”

Bu hukuksuzluk atmosferinin mağdurları arasında bütün siyasi tutsaklar ile birlikte geçtiğimiz günlerde EGE-TUAYDER Eş Başkan’ı Nilay Güleser’in de aralarında bulunduğu 4 arkadaşımız hukuksuz bir şekilde gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Tutuklanma gerekçeleri ise oldukça ilginç, hukuk tarihine ve literatürüne Gobbels Mahkemelerini bile kıskandıran nitelikte kara bir leke olarak geçecek niteliktedir. Tutuklanma kararı veren yargıç tutuklama gerekçesini adı sanı belli olan ve bugüne kadar verdiği ifadelerden hiçbir somut delil ve maddi kanıta ulaşılmayan bir itirafçının görgüsüne ve tanıklığına değil; düşünce ve yorumlarına dayandırmaktadır. 

“SİYASİ REHİNE OLARAK TUTULAN ARKADAŞLARIMIZ DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”

Arkadaşlarımız bütün siyasi tutsaklarda olduğu gibi hukuki bir sürecin olağan gelişimi sonucu değil; siyasal iktidarın muhaliflerini sindirme yok etme ve Türkiye halklarını korku ikliminde yönetme tercihinin sonucu olarak rehin alınmışlardır. Siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız su kadar berrak güneş kadar aydınlıktırlar ve derhal serbest bırakılmalıdırlar. Onların rehin alınması bizleri yıldıramayacağı gibi omuzlarımıza daha büyük sorumluluklar yükleyerek mücadele azmimizi bilemektedir. Mücadele edecek ve mutlaka kazanacağız.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.