İYİ Parti’de kesin ihraçla disipline sevk edilen Ümit Dikbayır, sürece ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Ortadoğu’daki savaş ve Türkiye’nin sorunlarının olduğu bir süreçte böyle bir durum yaşandığı için utandığını ifade eden Dikbayır, 31 Mart’ta partinin İstanbul İl Başkanlığı’na saldırı sonrası Meral Akşener ile gerginlik yaşadığını da söyledi. Sedat Aksakallı’nın ‘kayıtdışı’ para topladığını ileri süren Dikbayır vekillerden 500 bin ve 1 milyon lira para istendiğini de ileri sürdü.
Peş peşe istifaların yaşandığı İYİ Parti’de Sakarya Milletvekili Ümit Dİkbayır, ‘kanlı-bıçaklı’ olma nedenini açıkladı.
TV100’de “Erdoğan Aktaş ve Eşit Ağırlık” programına katılan Dikbayır, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ortadoğu’da İsrail’in saldırıları ve Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunların olduğu bir süreçte İYİ Parti’nin tartışma konusu olmasından utandığını ifade eden Dikbayır’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
“Dünyada özellikle Ortadoğu’da savaşlar varken, ülkemizin bu kadar sorunları varken bizim bunları gündeme getirmemiz gerekirken maalesef son 1,5 aydır İYİ Parti her akşam televizyonlarda tartışılır oldu. Ben bunu milletimizin takdirine bırakıyorum. Ben bu konuların gündemde olmasından utanıyorum.
İL BAŞKANLIĞI’NA SALDIRININ ARDINDAN YAŞANANLAR…
Şimdi bu süreç, 31 Mart 2023’te İstanbul İl Başkanlığımıza bir saldırı olmuştu. Bu saldırı olduğu gün, Genel Başkan ile bir gerginlik yaşadık. Ben son zamanlarda kendi koruma ekibinin, kendi genel başkanlık katının işine karışmıyordum. Orası başka bir alan, kendi özel kalemi karışıyordu. Oraya hatırlarsanız korumaları gelemedi. Nedeni onların oteli uzaktaydı. Uzakta olmasının sebebi ben değildim. Ama orada bir gerginlik yaşadık. Ben neticede 55 yaşında bir aile babasıyım ve kırıldım Sakarya’ya geri döndüm. Korumalarının gelememesinden beni sorumlu tuttu. Akşener’e yakın olan oteli korumaları beğenmemişti. Ben de karşı çıkmıştım ama çok da müdahale edemiyorsunuz. Sakarya’ya geri dönerken beni aradı ‘geri dön’ dedi. Ben de o halde geri dönmedim.
AKŞENER’İN OĞLU İLE DE GÖRÜŞMÜŞ
Oğlu Fatih Akşener, evime geldi. Ben aslında bu dönem aday olmayacaktım. Gördüğüm başka şeylerde vardı ama bu son damla olmuştu. Ben siyaset defterini o gün kapatmıştım. Ama oğlu Fatih Akşener 2-3 saatten fazla oturdu. “Ben bir şey istemiyorum, siyaset sahnesini kapatacağım” dedim. Akşener’in oğlu “bunu biz anlatamayız” dedi. Ben de “anlatırım, bir hastalık bahane ederim, işimi gücümü bahane ederim, sessiz sedasız bırakmak istiyorum” dedim. Genel başkanın yalnız kalacağını söyleyince aday oldum. Seçim sürecinde genel başkanla birlikte çalıştım. Genel başkanın yanında olmam gerekiyordu ama Sakarya’da olmam gerekiyordu. Sonra Sakarya’da olamayınca eşim bir adaymış gibi 3. Sıra milletvekilimizin yanında aday gibi çalıştı, benim yokluğum konuşulmasın diye. Orada da kırıcı şeyler, hak etmediğimiz şeyler söylendi.
PARAYLA VEKİLLİK Mİ SATILDI?
Seçimle kongre arasında GİK toplantısı oldu. Seçimden sonra kongreden önce. Şimdi bu para mevzuları konuşulmaya başlandı. Partinin içinde bazıları “para ile milletvekilliği satıldığını” iddia etti. Ben bu toplantıda “bakın boş konuşmaya gerek yok, söylediğiniz şahıslardan bir tanesi bile Dikbayır’a veya İYİ Parti’ye bağışta bulundum” desin “milletvekilliğinden istifa edeceğim” dedim. Bu konu orada bitti. Bu bir rahatsızlıktı. Bizim tüzüğümüzde genel başkanın yüzde 5 hakkı var, istediği 30 vekili istediği yerden aday koyabilirdi. Bu kongre süreci geldi.
‘SİYASETİ DEVLETE, MİLLETE YAPTIM’
Ben 28 yıl MHP’de, 7 yıl da İYİ Parti’de siyaset yaptım. 28 yılda tek bir yere aday olmamışımdır. Ben siyaseti devlete, millete yaptım. İstesem aday olabilirdim ama olmadım. Bazen genel başkana bu kadar yakın olduğunuzda bazı şeyleri sizin yapmanız gerekir. Bazı şeylere arada tampon olmanız gerekir. Yaptığınız kötü şeyleri kendinize iyi şeyleri genel başkana mal edersiniz. Ben hep böyle yaptım. Evet, partinin içinde sevilen olursunuz, bazen sevilmeyen olursunuz. Şimdi bu kongre sürecinde ben bir şey fark ettim. Bu durumlara gelince bazen kaseti geri sarıyorsunuz.
‘ORADA BİR ÇALIŞMA GÖRDÜM’
Ben son kongreden önceki kongrede ikinci çıkmıştım, 1 oy farkla. Peki bu kongrede bu kadar az oy aldım? Orada bir çalışma gördüm. Kongreden sonra bizim bir kadın kotasında hata yapıldığını gördük. Bizde yüzde 25 kadın kotası var. Akşener beni aradı “hata yapıldı, birinin istifa yapılması lazım” dedi. “Ben istifa ederim” dedim. İlk kongrede de bir hata olmuştu, ben istifa etmiştim parti rahatlasın diye. Son kongrede bu yapılan yanlıştan dolayı GİK’ten istifa ettim. Daha sonra bayramdan sonra Akşener’in evine gittim “genel merkezden uzaklaşmak istiyorum” dedim. O da ısrar etmeden “tamam” dedi. Anladım ki benimle çalışmak zor olmaya başlamış. Bunlar problem değil, bunu en iyi Akşener bilir.
‘AKŞENER’İN GÖREVDEN ALMASINI BEKLERDİM’
Ben Genel Başkan’a anlatım. Siyasettir bu, siyasetin içinde partilerin içinde ufak ufak rekabetler olabilir. Beni Koray Aydın çizebilir çizdirebilir, siyasetçi. Metin Ergun çizdirebilir, Dursun Ataş çizdirebilir ama bu çalışmanın içinde protokolde görevli Esma Beker’in çok yakını Sinan İnce diye bir arkadaş var beni kongrede çizdirmek için çalışma yaptı. Akşener’den görevden almasını beklerdim, yapmadı. Bu bende derin bir kırgınlık yarattı.
VEKİLLERDEN PARA MI İSTENDİ?
Bundan sonra meclis tatil oldu. Biz meclise girdik, Ekim 15-20 gibi falandı, milletvekillerinden para istendi. Kiminden 1 milyon TL kiminden 500 bin TL, isim isim para istendi. İşin başlama yeri burası. Ben buna önce cevap vermedim. Bizden ayrılan Nebi Hatipoğlu bana soran ilk odur. ‘Partinin parası mı yok neden bizden para istiyorlar?’ dedi. Bunu bana sormanıza gerek yok ben bundan 3 ay önce kongrede yaklaşık 130 milyon TL parayla partiyi devrettim dedim. Seçim kazanılsın kazanılmasın bir parayı bütçenize ayırmak zorundasınız. Ocağın sonuna kadar yetecek parayı ben ayırdım. Biz 2022’yi 65 milyon TL ile bitirdik. Ben 6 ay için yaklaşık 130 milyon ayırdım. Orada parti eksi 16 milyonda denildi. “Olamaz” dedim, siyasi partinin parası ya vardır ya da yoktur. Geçenlerde parti bütçesini açıkladılar, 27 milyon TL paramız var dediler. Ben haklı çıktım gene. Bunu genel başkana “Ümit Dikbayır partinin parasına ne oldu? diye hesap soruyor” diye götürdüler. Bizim şirketimizde bu kadar para konuşulmuyor.
Genel başkan ile benim arama fitne sokmak, duvar sokmak için bunlar söylendi. Ben yıllarca iftiralarla uğraşmış genel başkanın iftiralar üzerinden nasıl gittiğini hala anlamış değilim.
‘BELEDİYELERİ ARAMIŞLAR’
Genel başkan diyor ki “bir milletvekili tarafından benim hesaplarım araştırılmış.” Uğur Poyraz “bu içeriden mi dışarıdan mı” deyince genel başkan “hayır içeriden” diyor. Baktık, kendimizden asla şüphelenmeyiz ama arkadaşlarımıza da konduramadık. Bizim vekillerimizden kimseye konduramadık. Kim genel başkanın ailesinin hesaplarını merak etsin? Bu bir suçtur. Bu dedikodular büyüdü. Ben bu süreçte Özel Kalem Müdürü Esma Beker’in Ankara, İstanbul belediyelerini arayıp “Ümit Dikbayır’ın sizinle akçeli işleri var mı?” diye araştırdığını duydum. Hiç ses etmedim, çünkü ben kendimi biliyorum. Aradığı kişileri söyledi bana. Ben bir kere bile kimseyi arayıp böyle yapıyor demedim. Belediyelerle iş yapıyor dedikodusu çıktı. Genel başkanın bunlara itibar etmeyeceğini düşünüyorum.
AKSAKALLI İDDİALARI…
Aksakallı sonra iş adamlarından para alıp getirdiğini söyledi. “Nasıl yani” dedim? Orada ben başka bir şey gördüm. “Ben bu partinin mali işler başkanıyım, senden bana para gelmedi?” dedim. Aksakallı “ben Esma hanıma verdim, kocasına verdim” dedi. Oradan bana veya partinin kasasına para gelmedi. Aksakallı bana bir kuruş vermedi.
‘BU İŞLER KOLAY DEĞİL’
5 sene önce partiden atılmış bir kız, neden atıldığını biliyorum. Bu kız genel başkanlık katında birisiyle ilişkisi vardı. İsmini söylemeyeceğim, ikisinin de ailesi var. Bu işleri öyle ortaya atmak kolay değil. Ben isim söylersem bu insanların yuvası yıkılır. Bu işler kolay değil. Ben o zaman bu ilişkiyi fark ettim. Bu herife dedim ki “bu ilişkiyi bitir, bu iş genel başkana zarar verir, yoksa genel başkana söylemek zorunda kalırım” dedim. Bu çocuk, ilişkiyi bitirecek ama doğal olarak kıza da söyledi. “Ümit Dikbayır fark etti” derken, kendi şeyinde yakalanıyor. Sonra bu çocuk, özel kalem Esma Beker bu işi kapatıyor. Kızı işten çıkartıyorlar ama bu kız benden dolayı çıktığını zannediyor. Şimdi bir nefret var, birkaç yerde yazmış çizmiş. Ben de kendimden emin olduğum için yanıt vermedim. Şimdi bu kızdaki nefreti bildikleri için 5 sene sonra “biz sana yeniden iş vereceğiz” diyorlar. Eline muhtemelen üç beş kuruş para verecekler. Kızcağız da nasıl bir çaresizlik içindeyse “yaparım” diyor. Partiden de iki şahit, ortada hiçbir şey yok. Ben diyorum ki yukarıda Allah var. Benim bu kızla bir resmim, videom, konuşmam, HTS kayıtlarına girsinler bu kızla telefonum 1 dakika yan yana gelmiş mi? Alnım açık, yüzüm pak.