İtalya’da, MS. 79 yılında patlayan Vezüv Yanardağının külleriyle kaplı kütüphaneden çıkarılan parşömenler yapay zeka yardımıyla hiç açılmadan okunabildi.
Napoli’nin 8 km güneydoğusunda bulunan, antik Herculaneum kasabası MS. 79 yılında yaşanan olağanüstü yanardağ patlamasının ardından küller altında kaldı.
Kasabanın yakınlarında bulunan ve İmparator Jül Sezar’ın kayınpederine ait olduğu bilinen zengin Papyri malikanesinin kütüphanesi o tarihten beri keşfedilmeyi bekliyordu.
Mart 2023’te başlatılan ”Vesuvius Challenge” adlı yarışma, katılımcılara 1 milyon dolara kadar ödül kazanma imkanı tanıdı. Adını patlayan Vezüv Yanardağı‘ndan alan yarışma, tarih ve yapay zeka alanlarını birleştirdi.
Hedef ise açılamayan antik parşömenleri okumanın bir yolunu bulmak ve farklı disiplinlerden araştırmacıların ortak çalışmalarını teşvik etmekti.
Vesuvius Challenge‘ın organizatörleri nihayet, taşlaşmış parşömenlerde ‘saklı antik sırları’ başarıyla ortaya çıkaran büyük ödül sahiplerini açıkladı.
YAPAY ZEKA KULLANILDI
Papiri malikane ve kütüphanesi 1700’lerde bir çiftçi tarafından yeniden keşfedildi, ancak iyi korunmuş olmalarına rağmen parşömenler okunamaz haldeydi.
Bunun nedeni, “patlamadan kaynaklanan ısının onları kızartarak kömürleşmiş topaklar haline getirmiş olmasıydı.”
10 aylık sıkı bir çalışmanın ardından kazananlar, antik parşömenlerin kırılgan yapılarına zarar vermeden içeriklerini tarayan yapay zeka tekniklerini kullanarak bu paha biçilmez eserleri çözmenin yollarını buldu.
Önce, Ekim 2023’te, bir parşömen üzerindeki “mor boya” veya “mor kumaşlar” anlamına gelen Yunanca sözcüğü çözmeyi başaran 21 yaşındaki Bilgisayar Bilimi öğrencisi Luke Farritor‘a, ‘İlk Harfler Ödülü’ verildi. Bu ödülü kısa süre sonra aynı eseri daha net bir şekilde tanımlayan Youssef Nader’e verilen bir başka ödül izledi.
Bu iki sonuç da, açılmamış parşömende mürekkebin varlığını tespit etmenin bir yolunu bulan ‘İlk Mürekkep Ödülü’nün sahibi Casey Handmer‘in çalışması olmadan mümkün olamazdı.
BÜYÜK ÖDÜLÜN SAHİPLERİ AÇIKLANDI
Yarışmanın hedeflediğinden 11 sütun daha fazla metin okuyarak, 26 sütün içeren ve toplamda 2000 karakterden fazla sayıda karakteri okumayı başaran başvuru ekibi, 700 bin dolarlık (Yaklaşık 20 milyon TL) büyük ödüle layık görüldü.
Bu büyük başarıdan sorumlu ekip, daha önceki ödüllerin sahipleri Luke Farritor ve Youssef Nader ile Julian Schilliger‘den oluşuyordu. Schilliger’in çalışması, kazanan başvuruda kullanılan papirüs alanlarının 3 boyutlu olarak haritalanmasını sağlamıştı.
Büyük Ödül için, önceki üç kazanan bir süper takım oluşturdu ve oybirliğiyle, “en okunabilir” kabul edilen başvuruyu yarattı.
PARŞÖMENLERDE NE YAZIYOR?
İlk parşömeni inceleyen araştırmacılar, parşömenin yaklaşık yüzde 5’ini okumayı başardı. İlk bulgular, bunun tamamen orijinal bir metin olduğunu ve başka bir çalışmanın kopyası olmadığını gösterdi. Görünüşe göre bu felsefi bir metindi ve Epikür felsefesine göre iyinin en yüksek biçimi olan ‘haz’ konusunu ele alıyordu.
Papirogların incelemesine göre, ”Parşömenin birbirini takip eden iki sütunundan alınan bu iki parçada yazar, yiyecek gibi malların varlığının, sağladıkları hazzı etkileyip etkilemeyeceği ve nasıl etkileyeceği ile ilgilenmektedir” ifadelerini kullanıyor.
Parşömen, “Daha az miktarda bulunan şeyler, bol miktarda bulunanlardan daha fazla zevk verir mi?” ifadesiyle devam ederken yazar, “Yiyecek örneğinde olduğu gibi, az bulunan şeylerin bol bulunanlardan kesinlikle daha hoş olduğuna hemen inanmayız. Ancak, doğal olarak bol olan şeyler olmadan yaşamak bizim için daha mı kolaydır? Bu tür sorular sık sık sorulacaktır” diyerek sözlerine devam ediyor.
2 BİN YILLIK BİR BLOG YAZISI
Metnin başında ayrıca, Papiri Malikesinde ikamet eden bir müzisyen ve filozof olan Ksenophantos‘tan bahsediliyor. Vesuvius Challenge‘ın organizatörleri, yazının niteliğini şu sözlerle tarif ediyor:
“Akademisyenler bunu felsefi bir inceleme olarak adlandırabilir, ancak ortaya çıkardığımız ilk metnin hayattan nasıl keyif alınacağına dair 2000 yıllık bir blog yazısı olduğu hissinden kaçamıyoruz. Philodemus kapanış paragrafında stoacılara gölge mi düşürüyor, stoacılığın ‘zevk hakkında söyleyecek hiçbir şeyi’ olmadığı için eksik bir felsefe olduğunu mu iddia ediyor? Tartışıyor gibi göründüğü sorular, hayatın zevkleri ve hayatı yaşamaya değer kılan şeyler bugün hala aklımızda…”